Don’t Look Up Filmi Sosyal Psikoloji İncelemesi

Don’t Look Up Filmi : Sosyal Psikoloji İncelemesi

Film/Psikoloji/Sosyal Psikoloji

Herkese merhabalar. Dizi ve film psikoloğu Selin Cennet Türker yeniden sizlerle. Bildiğiniz üzere psikoloji bilgimi film ve dizilerden çıkarım yapmak için kullanmayı çok severim. Hatta aşağıdaki listeden diğer inceleme yazılarıma da ulaşabilirsiniz. Ancak bu sefer hem Don’t Look Up filmini neden beğendiğimi hem de Dünya’ya çarpacağı kesin olan bir meteoru neden görmezden geldiğimizi anlatacağım. Tabii ki filmin alt metinlerine de değineceğiz.

Diğer yazılarım:

  1. Squid Game : En Kapsamlı Psikolojik İnceleme
  2. Brooklyn Nine-Nine ve Psikoloji
  3. 9 Kere Leyla Film İncelemesi
  4. Bir Başkadır Dizisi
  5. Kırmızı Oda Dizi İncelemesi: Ağlayamamak

Don’t Look Up Filmi Ne Anlatıyor?

Don’t Look Up filmi Netflix’te 2021’in Aralık ayında yayınlandı. Ancak yıldız kadrosu sayesinde fragmanı çıkar çıkmaz pek çok kişinin “gelince haber ver” butonuna basmasını sağladı. Don’t Look Up başrolünde Leonardo Di Caprio ve Jennifer Lawrence’ın oynadığı Meryl Streep, Timothée Chalamet, Chris Evans, Cate Blanchett, Jonah Hill oyuncuların şahane yan roller yerde aldığı bir film. Oyuncular bu kadar güçlü olunca yan rollerde de başrol performansı oluyor. Gelelim konusuna… Don’t Look Up ne anlatıyor? Buraya kadar geldiğinize göre filmi izlemişsinizdir diye düşünerek; bu kademeyi olabildiğince hızlı geçeceğim.

Don’t Look Up filmindeki her şey Kate Dibiasky’nin (Jennifer Lawrence) bir kuyruklu yıldız keşfetmesi ile başlıyor. Dr. Randall Mindy (Leonardo Di Caprio) ise bu kuyruklu yıldızın yaklaşık 6 ay sonra Dünya’ya çarpacağını hesaplıyor. Ardından Uzay savunma birimine (bizim ülkece çok uzak kaldığımız bir konu) haber veriyorlar ve Dr. Oglethorpe ile birlikte Beyaz Saray’a çıkıyorlar. İşlerin sarpa sarması da böyle başlıyor, çarpışma anına gün ve gün yaklaşıyoruz.

Don’t Look Up Filminin Gizli Mesajı Nedir?

Aslında Don’t Look Up çok da gizli bir mesaj vermiyor. Temelinde hepimizin gördüğü ama görmezden geldiği iklim krizi var. İklim krizini dünyaya çarpmak üzere olan bir meteor metaforu ile anlatmaları ise benim oldukça hoşuma gitti. Çünkü tıpkı meteor gibi iklim krizini de görüyoruz. Duyuyoruz. Uzmanlar, bilim insanları bizi iklim krizi hakkında tıpkı Don’t Look Up ‘ın meteoru gibi uyarıyor. Her şey gözümüzün önünde oluyor, değişimi fark ediyoruz. Ancak ya görmezden geliyor ya reddediyor ya da komplo teorileri üretiyoruz. Bu sebeple kullanılan metafor benim çok hoşuma gitti.

don't look up ne anlatıyor?

Maddi ve doğal kaynakların boşa kullanılması, güç ve statü sahibi gerçek ve tüzel kişilikler tarafından problemin görmezden gelinmesi, medyanın iklim krizine ciddiyetsiz yaklaşımı çok güzel anlatılmış. Hatta “temel ihtiyacımız olmayan” teknoloji, fabrikanın çalışmaya devam etmesi gibi sahte önceliklerin krizden önde tutulması da meteora müdahale sürecinde betimlenmiş. Peki neden Don’t Look Up filminde olduğu gibi felaketleri ve krizleri “görmezden” geliyoruz?

Don’t Look Up ‘ta Kuyruklu Yıldızın Çarpacağına Neden Kimse İnanmadı?

Sosyal Psikoloji kuramlarından biri hem Don’t Look Up filmi için hem de gerçek hayattaki iklim krizini görmezden gelme durumu için bir açıklama sunuyor. Önce şuradan başlayalım… İnsan ölümlü ve öleceğini bilen bir varlık. Bilinç bu anlamda bizler için bir ceza niteliği taşıyor. Ancak hayatta kalma adına o kadar işe yaramaz ama rahatlatıcı bir savunmamız var ki bu sayede “güllük gülistanlık” yaşıyoruz. Bu savunma da unutmak. Mabel Matiz’in dediği gibi ölürdün unutmasan. 

Ahiret inancı, çocuk sahibi olmak ve soyu devam ettirmek, ölümsüz sanat eserleri ya da bilimsel çalışmalar yapmak… Aslında hepsi ölüm korkumuza dayanıyor. Ölüm ve tamamen yok olma fikri bir dehşet hali. En azından Dehşet Yönetimi Kuramı böyle diyor.

Dehşet Yönetimi Kuramı ve Don’t Look Up

Dehşet Yönetimi Kuramı bir motivasyon kuramı. Haliyle sosyal psikoloji kuramı. Greenberg, Pyszczynski ve Solomon (1986) tarafından çerçevelendirilmiş bu kuramda; insan ve grup davranışlarının altındaki motivasyon ölüm kavramı çerçevesinde sorgulanıyor. Don’t Look Up filmine dönmeden kuramı biraz daha açıklayalım…

Dehşet Yönetimi Kuramı’na göre ölümle başa çıkmak için bazı inanç ve savunmalara sahibiz. Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir: Çocuk sahibi olmak ve varlığının soyut imgesiyle soyunu devam ettirerek dolaylı ölümsüzlük kazanmak. Bilim insanı ya da sanatçı olarak ölümsüz eserlere sahip olmak. Aslında ölmeyeceğimize, sadece yaşam formu değiştirdiğimize dair bir inanç geliştirmek veya bu inancı destekleyen bir dini inanışa sahip olmak. Ahiret inancı ya da reenkarnasyon örnek verilebilir. Kısacası iki farklı şekilde ölümün getirdiği dehşet ve anksiyete ile baş edilebiliyor. Biri kültürel dünya görüşünü savunma biri de benlik saygısını güçlendirme ve sembolik ölümsüzlük kazanma.

Peki tüm savunmalar boşa gider ve Dünya yok olursa?

Ölüm; her an bizi bulabilecek olsa da onunla göz göze gelmediğimiz için bu savunmaları kullanabiliyoruz. Ayrıca manevi yatırımlarımızı sakladığımız, aktardığımız Dünya da var olmaya devam ediyor. Dünya yok olursa bununla psikolojik olarak baş etme şansımız var mı? Pek yok.

Kesin, kitlesel ve kati ölümün gözümüzün önünde olması halinde mesela bir meteorun Dünya’ya yaklaşması halinde bu savunmalar yetersiz kalır. Yapılabilecek şeyler; dehşet ve telaş hali devam ederken bu gerçeği unutmak, görmezden gelmek ya da komplo teorileri üreterek reddetmek olur. Tabii bunlar bireysel ölüm için uyguladığımız bilinçli ya da bilinç dışı savunmalar. Eğer iklim krizi ya da meteor söz konusu ise dehşetle yüzleşmek ve ölüme karşı savaşmak trün devamı için çok daha doğru bir adım olur. Örneğin su tasarrufu yapmak. İklim krizi hakkında farkındalık oluşturmak. Don’t Look Up filminde olmasa da devlet yönetimini ve kamu kurumlarını müdahaleye ve önlem almaya zorlamak.

Don’t Look Up yazısında sona gelirken…

Beyin duyguların sıklıkla etkisi altında kalan bir organdır. Bu duygulara kaygı da dahildir. Ve ölümlülük uyarımı ciddi bir kaygı yaratır. Ayrıca insan “bilişsel tembel” bir varlıktır. Dolayısıyla insanlar, gruplar, toplum bilişsel tembel bir hamle olarak krizi görmezden gelebilir. Uzmanları dinlemeyebilir. Komplo teorileriyle gerçeği reddedebilir. Ancak kurum ve kuruluşları bunu yapma lüksü yoktur. Aslında insanların da yoktur ancak kuramın da dediği gibi bu süreçler bilinçdışı da gerçekleşebilir. Bu sebeple her tüzel kişilik sorumluluk almak ve “sahte önceliklerin ve kazançların” öne çıkmasını engellemek zorundadır. Yeni film ve yazılarda görüşmek üzere…


Bu yazı Psikoloji Arşiv Yayın İlkeleri ‘ne uygun şekilde yeniden düzenlenmiştir. 

Editör: Selin Cennet Türker

Görsel Tasarım: Taner Türker


Kaynakça

Doğulu, C. ve SakallıUğurlu, N. (2015). Dehşet Yönetimi Kuramı Üzerine Bir Derleme. Türk Psikoloji Yazıları, 18 (35), syf. 33-47. 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

*