Boğa Boğa Filmi Psikolojik İnceleme

Boğa Boğa Film İncelemesi: Yılanın Hikayesi

Film

Selam dostlar. Uzun bir aradan sonra Film Psikoloğu sizlerle. Boğa Boğa film incelemesi: Yılanın Hikayesi ile kim melek kim şeytanmış yakından bakacağız. Açıkçası bayadır bu kadar iyi bir yerli film izlemiyordum. En son Kurak Günler‘i izledim ki o da Boğa Boğa kadar can sıkan harika bir filmdi. Ben yerli yapımlarda ya filmin bir derdinin olmasını bekliyorum ya da yaldır yaldır güldürmesini. Evet, yaldır yaldır 🙂

Bu yazıda güzel Boğa Boğa filmini, Yalın karakterini, bize çokça mesaj veren detayları inceleyeceğiz. Buyurun başlayalım.

Benim okumaya zamanım yok diyenler için ayrıca bir podcast hazırladık. Yolda, metrobüste, istediğiniz her yerde dinleyebilirsiniz.

 

Boğa Boğa Filmi Konusu

Boğa Boğa filmi, eşiyle birlikte Assos’a yerleşen ve burada yeniden hayata başlamayı uman Yalın’ın hikayesini anlatıyor. Ama doğayla iç içe, farkındalık temalı falan minnoş bir film değil. Son derece sert bir gerilim filmi. Filmin başlarında Yalın’ın bir şeylerden kaçarak memleketi Assos’a geldiğini, devam eden bir hukuk davası olduğunu öğreniyoruz. Ama filmin akışı açısından bu bilgi bile spoiler olacağı için yazmıyorum. Yine de temel soruları cevaplayalım. Böylelikle boğa boğa filminin sonunu anlamadım diyenler için de açıklamış olalım.

Boğa Boğa Filmi Nerede Çekildi?

Boğa Boğa filmi Assos’ta yani günümüz Behram ilçesinde çekilmiş. Burası da Ayvacık, Çanakkale’ye bağlı.

Boğa Boğa Film Oyuncuları

Yalın’ı Kıvanç Tatlıtuğ, eşi Beyza’yı depresyon oyuncumuz Funda Eryiğit oynuyor. Eşit öneme sahip karakterler de çokça mevcut. Yazan Hakan Günday, yöneten ise Onur Saylak’cım <3

Boğa Boğa İzlenir Mi?

Ben izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum. Bana çok fazla psikoz şüphesi yaşatan, F*ght Clubvari bir yere mi gidiyoruz dedirten bir filmdi. Bir şeylerden emin olamadan film izlemeyi severim. Biraz da beyin yaksın, beni yorsun isterim. Bu açıdan Boğa Boğa doyurucu bir filmdi. Yalın’ın içsel süreçlerine yetişkinlik evresi için fazlasıyla dokunduk. Karakteri tanımayı sevdiğim için de bu tanışmadan memnun kaldım. Ters köşe miydi? Çok film izleyenler için hayır, az film izleyenler ya da çözmeye çalışmadan izleyenler için evet.

Her şeyden önce Boğa Boğa derdi olan bir filmdi. Bize anlattığı öykü, utanmamız ya da ders almamız için anlatılan bir öyküydü. Onur Saylak ve Hakan Günday ikilisinin yer aldığı bir filmden de farklı bir şey beklenmez zaten. Gerçekleri yüzünüze tokat gibi çarpan ama sunduğu hafif aksiyonlu gerilimle de sizi filmde tutan bir hikaye. Son dönemlerde tek oturuşta film bitiremiyorum. Boğa Boğa’yı tek seferde bitirdim. Bence kaçırmayın.

Sayın yolcularımız… Yazının buradan sonraki kısmı filmi izleyen seyahatseverler içindir. İzlemeyenler için son surağa gelmiş bulunuyoruz. SPOİLER.

Boğa Boğa: Neden Assos ve Neden Aristoteles

Boğa Boğa hikayesi için seçilen yerin Assos olmasındaki anlam ve önem hem yerin tarihinden hem de Aristoteles’ten geliyor bence. Çünkü filmde de yer verildiği üzere Aristoteles hayatının bir bölümünü Assos’ta geçirmiş. Boğa Boğa, filozofların insan tasvirini özellikle de Aristo’nun insan hakkındaki fikirlerini birebir yansıtıyor. Filmde kurban gibi görünen bir şeytan tasviri izliyoruz. Bu kuzu görünümlü kurt tabii ki de Yalın. Aristo da tıpkı Freud gibi insanın kötü yanının daha ağır bastığını düşünüyor. Daha doğrusu kötüyü seçmenin, doğruyu bulmaktan kolay olduğunu söylüyor.

İnsanlar bir açıdan iyi pek çok açıdan kötüdür.
Aristoteles

Aristoteles’e bir zamanlar ev sahipliği yapmış olmasının yanı sıra Assos, felsefe dünyasında da önemli bir yere sahip. Çünkü Aristo burada geçirdiği yılları hem bir okul ile hem de siyasi danışmanlıkla taçlandırıyor. Assos’un siyasi tarihinde ise filmde de bahsedilen bir dolandırıcılık var. Aslında ticari zeka da denebilir ama ben dolandırıcılık olarak görüyorum.

Banker Eubulos ve Yalın

Eubulos; savaş sırasında silah ticareti yapıyor. Savaş bittiğinde ise borcunu ödeyemeyen kent sakinlerinden borçlarına karşılık Assos’u alıyor. Yazılarda Banker Eubulos olarak da geçen Eubulos vefat ettikten sonra kent yönetimi, kölesi Hermenias‘a geçiyor. Yani Aristo’nun siyasi danışmanlık yaptığı dostuna. Filmde entelektüel Assos sakinlerinden biri de bu hikayeye değiniyor. Hatta Yalın’ın yaşadıklarıyla da yakınlıklar kurarak anlatımını tamamlıyor.

Boğa Boğa filminin akışı ve kentin tarihi öyküsü bir arada incelenince; Assos paranın ele geçirdiği bir kent! Filmde sanki böyle değilmiş gibi uzun bir seyre dalıyoruz. Ama filmin sonunda her şey bir anda bankerin ele geçirdiği kent noktasına geri dönüyor. Ne demişler, money talks bebeğim.

Yanlış yoldan gitmenin birden çok yolu vardır. Ama doğruyu yapmanın tek bir yolu bulunur. Yanlış yapmak bu yüzden kolay, doğruyu bulmak ise bu yüzden zordur.

-Aristoteles

Boğa Boğa Yalın’ı Yakından Tanıyalım

Yalın, devam eden davasından uzaklaşmak ve biraz kendine dönmek için Assos’a gelmiş bir iş insanı. Peki ne iş yapıyor bu iş insanı? Gerçekten filmde, ilk 20 dakika Yalın niye Assos’a gelmiş, neyden kaçıyorlar, ne yaptı bu adam diye diye çıldırıyordum. Sonra hediyelik eşya dükkanında bir köylü ona saldırınca dedim ki “bu kesin yatırım alıyordu bunların da parasını yedi”. Film Psikoloğundan kaçar mı? Tam da dediğim gibi çıktı. Kısacası bu iş insanı aslında bir iş yapmıyor. Saadet zinciri kurmuş onunla voleyi vurmaya çalışıyor. Asıl işi, bir şey yapıyormuş gibi görünmek.

İyi iki anlama gelir: birisi mutlak iyidir. Diğeri ise birisi için iyi olandır.

-Aristoteles

Saadet zinciri ve Boğa Boğa

Saadet Zinciri benim çok ilginç bulduğum bir yapılanma aslında. Yani ortada bir şey yok, para veriyorum, sonra da param artarak bana gelecek diye bekliyorum. Saadet zinciri dediğimiz şey, yatırımcının bir vererek beş kazanacağına ikna edildiği bir yatırım sistemi. Ama genelde dolandırılma ile sonlanan bir yapısı var. Ne hikmetse! Yakın zamandan Çiftlik Bank vakası da bir saadet zinciri örneği. Saadet zinciri ülkemizin yabancı olduğu bir olay değil. Çok dolandırılma, varını yoğunu kaybetme, kendini yakma öyküsü var. Filmde neden buna yer verilmiş?

Bence bir sebebi, saadet zinciri üzerinde çok durulması gereken korkunç bir şey olmasına rağmen ülkemizde normalleşmiş olması. Yani konuya dikkat çekmek. İkinci sebebi ise küçük yılanlar! Çalışıp para kazanmak, bir şeyleri yoktan var etmek zorlu bir yol olsa da onur bir seçimdir. Ama çoğunluk kısa yoldan para kazanmayı en az bir kere aklından geçirmiştir.

Bilgili olmak akıllı olmaya yetmez; akıllı olmak için bu bilgileri uygulamada kullanmak gerekir.

-Aristoteles

Elindeki küçük bir meblağı bir kişiye ya da vaade güvenerek büyük bir meblağ haline getirmek hayali de bence biraz yılanlık barındırıyor. Hatta Boğa Boğa filmindeki Assos sakinlerinden biri “Abi kafana takma, sen mi dedin yatırım yap diye, kolaya kaçıp gidip kendini yakıyor. Arkasında kalanı düşünmüyor. Bencil herifler” gibi bir şeyler söyleyerek Yalın’ın üzerindeki sorumluluğu azaltmaya çalışıyor. İşin aslı birileri akıllılık yapıyor. Ama daha akıllı biri var, Yalın. Elbette asıl suçlu Yalın. Ama biri beş yapmak için kolaya belki de harama el uzatanın hiç mi suçu yok diye sorarlar insana… Filmde de soruyorlar.

Yılan, Yalın ve Dilsiz Şeytanlar

Yalın, her haliyle gerçek bir yılan tasviri. Sessiz, zararsız görünüyor. En önemli bilgileri karısından dahi saklıyor. Karda yürüyor izini belli etmiyor. Yalın’ı tehdit etmek için bir küfeye yılan başı bırakıyorlar köylüler. Yalın’ın işlediği cinayetlerden birinde, arkada boynuna yılan dolanmış bir insan heykeli görüyoruz. Tamamen köşeye sıkıştığında bir yılan gibi deri değiştiriyor ve artık kurban rolünü oynamak istemediğine karar veriyor. Karşımızda bir anda Banker Eubulos’u görüyoruz.

Finalde, kendini artık saklamak istemeyen, yeni ve kalın derisiyle çok mutlu Yalın’ı, kendi paylarını aldıkları için Yalın’ı kovalamayı ve yuhalamayı bırakan köylüleri görüyoruz. Dün tehditler yağdıran, parasını iç ettiği için onu öldüreceğini söyleyen insanlar, Yalın’ın masasına oturuyor. Hatta öyle güçlü bir şey ki bu para, Yalın’ı her gördüğünde dik dik bakan köpek bile gelip dizinin dibine kıvrılıyor.

Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.

Yalın köylülere, bir küfe para gönderiyor. Sus payı ya da beni salın payı. Ne derseniz… Artık kendileri için bir haksızlık söz konusu olmadığı için, haksızlık karşısında susmayı tercih eden bu dilsiz şeytanlar Yalın’ı bir yılan değil de ağa, paşa olarak görmeye başlıyorlar. Boğa Boğa görünen yılanla, fırsat verilse zehirleyecek olan yılanı sunuyor bize. Bir çıkar ilişkisi, düşmanlıktan müttefikliğe dönüşüyor ve gördüğümüz toplum tasviri izleyici olarak bizi boğmaya başlıyor. Çünkü biliyoruz ki dokunulmayan çok yılan var.

Bana dokunmayan yılan, bin yaşasın!

-Atasözü

Söylenecek daha çok şey var aslında. Konuşulacak detayları aceleye getirip kalitesini ya da önemini azaltmak istemiyorum. Onun yerine aklımdakileri toparladıkça güncelleme yapmayı tercih edeceğim. Kıvanç’ın oyunculuğunu tebrik eder, bu can sıkıcı filmi izlemeyenlere izletmenizi öneririm. Biraz can sıkıntısı her sağlıklı zihne iyi gelir. Yine Aristoteles’ten bir sözle bitirelim:

Görünmeyenleri anlamak için görünenlere bakmak gerekir. 

  1. teşekkürler bilgilendirme için.. ama sizi filmi izledikten sonra okudum.. eğer önce okusaydım filmi izlemiş kadar olucaktım:) bir acabam var benim.. karısını öldürmeyip ve karısına söylemeden parayı köylüye dağıtsaydı ve karısıyla beraber devam etseydi köyde yaşamaya.. yani sanki karısını öldürmek bir tık fazla oldu gibi.. tuvaletteki adamı öldürüp ondan sonra para dağıtma fikri gelseydi aklına.. belki de sıfır noktasına karısını öldürdükten sonra geldi..öyle işte:)

    • evet aslında yazdığınız gibi gerçek kimliği ie yüzleşmeye karısının “ihanetinden” sonra karar veriyor. bir hırsız için ihbar edilmek ihanettir çünkü. O ana kadar da karısı onun iyi biri olduğunu sansın diye yalan söylüyor ve maske takıyor bence hatta.

      • Herşeyi anladimda karısı öldüm u öldüyse filmin sonunda camda nasıl görünüyor karısının arkadaşı ne ayak Gizem derken flimin içine etmek bu olsa gerek satın alınan köylüler daha iyi anlatilablirdi

        • katılıyorum, gizem yapalım derken de biraz dağılmış konu. Hatta hayli dağılmış. genelde “biz bir şeyler anlatıyoruz siz ne anlarsanız anlayın” tarzı filmleri sevmem. ama bunu sevdim. bence eşinin penceredeki yansıması vicdanını yansıtıyor. Öldürdüğü herkes önce Yalın’a saldırdı çünkü ama eşi ona doğrudan fiziksel zarar vermedi. Aksine kurtarmaya çalıştı. bu nedenle onun hayalini ya da ruhunu görmüş olabilr

  2. Yalın; filmin sonunda köylüye para vererek , bir anlamda “Fareli Köyün Kavalcısı”ndaki ironiyi resmetiyor; zira köylüler kavalcıya yaptığı iyilik sonrasında parayı vermemiş ve çocuklarından olmuştu. Yalın ise, kavalcı misali, bir şey, kötülük , yapıyor ve bu kötülüğü para vererek maskeliyor…
    Hayat da böyle bir şey değil mi? Herkes, en azından birçoğu, kısa yoldan köşeyi dönmek ister; yola iyi ya da kötü şeyle mi gittiği önemli değildir…

  3. Bende sonunu anlayamamıştım iyiki yazınızı okudum psikoz bi karakter olmustu bi ara korktum silerken ama Kıvanç tatliyugin oyunculuktu muhteşem güzel bir film olmuş

    • Her vecizenin altına kime ait olduğunu yazmışsınız ama “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” cümlesine Hz. Muhammed yazmamışsınız!.. Niyet okumak istemiyorum ama ilginç geldi?..

      • isterseniz niyet okuyun, beni rahatsız etmez. Kimseyi herhangi bir şeye ikna etmek zorunda değilim. ama eğer kibar bir okuyucu “neden sözün altına Hz. Muhammed yazmadınız” diye sorsaydı, bu sözün peygembereimize ait olmadığını belirten tarihçi röportajları da var, emin olmadığım için yazmak istemedim derdim. Hatta kendisine internette araştırdığınızda bu konuda tek bir söylem olmadığını görürsünüz, de derdim. Ama sizi ikna edip etmemesi umrumda değil. Keyifli okumalar.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

*