kırmızı oda nazlı ve recai çifti

Kırmızı Oda Nazlı ve Recai Çifti Psikolojik İncelemesi

Dizi/Terapi/Yaratıcı Psikoloji

Merhaba Psikoloji Arşiv takipçileri. Bugün psikolojik dizi furyasında ilk bölümünden itibaren ilgi toplayan Kırmızı Oda dizisinin ikinci incelemesiyle karşınızdayız. Konuk karakterlerimiz ise Nazlı ve Recai çifti olacak. Daha önceki incelememiz için Kırmızı Oda Dizi İncelemesi: Ağlayamamak adlı yazımıza göz atabilirsiniz.


Dilerseniz bu yazının seslendirilmiş versiyonunu dinleyebilirsiniz.
Ekibimizden Ece Dalyaman sizin için seslendirdi. 🌻 


Birbirinden farklı yaşantıları terapi bağlamında seyirciyle buluşturan Kırmızı Oda 23.bölüm itibarıyla Nazlı ve Recai‘nin hikayesine başladı. İzleyince aranızda “Ben bu hikayeyi bir yerden biliyorum.” diyenleri duyar gibiyim. Zira ya benzer bir şey yaşadık ya da yaşayan birini tanıyoruz. Ben de bu hikayeyi kendi gözümden yazıya dökmek istedim, umarım keyifle okursunuz.

Nazlı ve Recai İlişkisi

Çiftimizin 5 yıldır süren fakat bir dönemden sonra son derece uyumsuz ve çatırdayan bir evlilikleri var. Her ikisinin de Kırmızı Oda’daki tavırları dikkat çekici. Nazlı çok üzgün ve aşırı tedirgin. Recai ise “Bi salın beni” der gibi bıkkın ve öfkeli. Bu esnalarda Doktor Hanım’ın iç sesi gibi “Allah Allah neler yaşadılar acaba” diye içimizden geçirmeden edemedik. Zamanla fark ettik ki ilişkide roller değişti. E tabi böyle olunca işler de değişti. Bu yazıda ikilinin rol takasının arkasına gizlenen dinamikleri ele alacağız, o halde başlıyoruz.


Nazlı: Ee naber, neler yaptın görüşmeyeli? Yani bana mesaj atmaktan başka neler yaptın?
Recai: Seni düşündüm.
Nazlı: Ayhh Recai, yapma şimdi.
Recai: Valla ya, benim dünyamda senden başka hiçbir şey kalmadı. Sen daha beni anlamadın dimi?
Nazlı: Nasıl yani?
Recai: Ben sana çok fena vuruldum.
Nazlı: Hmm eminim.
Recai: Ol zaten.
Nazlı: Hep öyle derler…


Kırmızı Oda dizisinin müzmin geçimsiz çifti Nazlı ve Recai hikayesi tam da bu diyaloglarla başladı. Bir tarafta modern ve havalı tarzıyla dikkat çeken ve burnundan kıl aldırmayan Nazlı. Diğer tarafta daha ilk gördüğü andan itibaren ona olan hayranlığını sözleriyle ve eylemleriyle dile getiren Anadolu çocuğu Recai.

Ulaşılamaza Aşık Olmak: Recai

Aşık olduğumuzda karşımızdaki kişi adeta vazgeçilmez bir hale gelir. Tüm arzular ve umutlar o kişide birleşir. Duygularımız, düşüncelerimiz mantık süzgecinden geçirilemez bir hal almıştır artık. Hatta farklılıkları, kusurları bile görmezden geliriz. Üstelik karşılığını görürsek tadından yenmez! İşte tam da bu zamanlar Recai benim gözümde takıntılı bir aşık. Tüm girişimleri karşılığını bulamasa da elde edememeyi bir türlü kabul etmeyen ısrarcı bir örüntüsü var.

nazlı ve recai
Nazlı ve Recai: Kırmızı Oda Dizisi

Ben bu durumda Recai’nin içinde aşağılık kompleksinin olabileceğini düşündüm. Aşağılık kompleksi psikolog Alfred Adler tarafından ortaya atılan, kişinin bazı özellikleri bakımından kendini yetersiz hissetmesi anlamına gelen bir kavramdır. Bu duyguyu Recai’nin başarılı bir çocuk olmasına rağmen babası tarafından fark edilmeyişi, apartman görevlisinin çocuğu olduğu için kendisinin komşu kızından hoşlanmasına layık görülmemesi gibi durumlar pekiştirmiş olabilir. Bu sebeple de Nazlı’ya duyduğu hayranlıkla beraber onu ulaşılmaz gördü. Belki de kendisine yakıştırılmayan hayatı hak ettiğini ispatlamak için Nazlı’da takılıp kaldı.

İlişkinin Dinamikleri Değişiyor

Nazlı o sıralarda, koşulsuz sevilebildiği bir adamla içindeki boşluğu doldurmanın peşindeydi. Annesi “ne buluyorsun onda” dedikçe Nazlı ” Recai beni çok seviyor”, “o beni terk etmez çünkü bana çok aşık” dedi. Tam da bu sıralarda Nazlı’nın bir şeylerden korktuğunu sezmeye başladım. Recai sevgisiyle, Nazlı’nın korkularına karşı çelik yelek giymiş gibi kendini güvende hissetmesini sağladı.

Nazlı ve Recai çiftinin ortaya koyduğu karakterlerin, hikayenin ilerleyen kısmında birbiriyle tamamen yer değiştirdiğini görüyoruz. Sebepse Recai ’nin amiyane tabirle koltuk sahibi olması. Kendi işini kuran Recai artık sabit maaş ve rutin hayattan çıkıyor. Patron hayatına hızlı bir giriş yapıyor. Hayatı tamamen istediği doğrultuda değişen Recai Bey’in Nazlı Hanım’a olan ilgisi de azalıyor beklediğimiz üzere.

Başta hissettiği yetersizlik ve aşağılık hisleri, aldığı takviyeyle beraber artık üstünlük kompleksine dönüşüyor. Üstünlük kompleksi Adler’in ikinci kavramı olmakla beraber kişiyi aşağılık hislerinden uzaklaştıran bir tür telafi mekanizmasıdır. Bu sebeple artık kendine denk gördüğü Nazlı Recai için ilgi çekici bir unsur olmaktan çıkıyor. Giydiklerini yanına yakıştıramıyor, yemeklerini arkadaşlarının yanında aşağılıyor. Hatta artık eve de gelmiyor.

Koşulsuz sevgi arayışı: Nazlı

İyice özgüveni azalan ve sığındığı limanı kaybeden Nazlı kendini olumsuz bir duygunun kucağında buluyor: terk edilme korkusu. Bu korku, kişinin erken dönemlerinde ebeveynlerinin boşanmaları, ebeveynlerinin yaşamını yitirmesi gibi kayıpların olması ile başlayan bir duygudur. Sağlıksız romantik ilişkiler yaşadıkça daha da pekişir.

Nazlı küçükken babasının evi terk etmesi ve ilgisini kesmesi, annesinin Nazlı’ya erkekler hakkında olumsuz yüklemeleri, yaşadığı korkuyu destekler nitelikte. Bu korkuyu çok yoğun yaşıyor Nazlı ve Recai gitmesin diye ayaklarına bile kapanıyor. Hatta intihar teşebbüsleri bile var. Tüm bunlar Nazlı’yı Recai’ye daha fazla bağlıyor. Belli ki sırf terk edilmemek adına bunları yapıyor.

Sözün Özü

Buraya kadar geldiğiniz için teşekkürler sevgili okurlar ve buraya kadar geldiyseniz, ”Ee yani?” demişsinizdir diye düşünüyorum. Hikayemizin, Nazlı ve Recai ilişkisinin ne zaman ve ne şekilde biteceği meçhul. Evlilikler biter ama ilişkiler bitmez diyorum. Çünkü son bölümlerde gördüğümüz üzere Nazlı Recai için en başından beri sadece Nazlı olmamış. Ancak burada biraz da kadercilik yapmak lazım. Sonuç ne olursa olsun, ne yaparsak yapalım gidecek olan gider, bitecek olan biter. Her şeye rağmen biz kendimizle baş başa kalırız, demek istiyorum. O halde en başta kendimize değer vermeyi, ha bir de karşımızdakini anlamayı öğrenelim. İşte o zaman yaralarımıza inat değil, yaralarımızla beraber yaşamayı öğreniriz. Sevgiyle kalın. Kendinizi değerli kılın.


Bu yazı Psikoloji Arşiv Yayın İlkeleri ‘ne uygun şekilde yeniden düzenlenmiştir. 

Editör: Selin Cennet Gülmez

Görsel Tasarım: Taner Türker


Kaynaklar

Gör, N., Yiğit, İ., Kömürcü, B., ve Ertürk, İ. Ş. (2017). Geçmişin mirası ve geleceğin haritası: Erken dönem uyumsuz şemalar. Nesne Psikoloji Dergisi, 5(10), 197-218. 

Selvi, K. (2018). Narsisistik Kişilik Bozukluğunun Adler’in Aşağılık ve Üstünlük Kompleksleri Açısından Analizi: Bir Olgu Çalışması. Ayna Klinik Psikoloji Dergisi, 5(1), 1-20.

  1. Aşağılık ve üstünlük komplekslerine geçiş, verilen örnekler şahane, gerçekten öğrenilem kavramların pratiğe ilişkin uygulanmasına dair çok güzel bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

*