Bipolar Bozukluk ile ilgili Tüm Merak Edilenler

Bipolar Bozukluk – Röportaj (Tüm Merak Edilenler)

Psikoloji

Psikopatoloji Röportajları” serimiz ile psikiyatrik tanısı olan kişilerle yazılı bir röportaj yapmayı ve böylelikle hem merak edilenleri birinci ağızdan dinlemeyi hem de stigmatizasyonu azaltmayı hedefliyoruz. Bu sayede psikopatolojilerin doğrudan deneyimlemiş kişiler tarafından anlatılmasını ve “hurafeleri” önlemesini umuyoruz. Serimizin ilk röportajını Bipolar Bozukluk tanısı almış bir kişiyle yapıyoruz. Birazdan okuyacağınız röportajda; ana akım medyada, sosyal medyada ve test sitelerinde belirli kalıplarla aktarılan, bazen de günlük duygulanım değişikliği ile kıyaslanarak basite indirgenen bipolar bozukluğu birinci ağızdan dinlemiş olacaksınız. Sizlerden gelen soruları ve bizim merak ettiklerimizi birleştirerek kendisine ilettik. Röportaj teklifimizi kabul ettiği ve yanıtladığı için kendisine çok teşekkür ederiz. Eğer siz de röportaj vermek isterseniz mail adresimiz veya sosyal medya üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Bipolar Bozukluk röportajımıza geçmeden önce biraz bu psikiyatrik bozukluktan bahsetmek istiyoruz. Bipolar bozukluk, genellikle duygudurum değişimleri ile karakterize edilen bir psikiyatrik bozukluktur. Bu bozukluğu olan kişiler, mani (aşırı yüksek duygudurum) ve depresyon (aşırı düşük duygudurum) arasında değişen dönemler yaşarlar. Bazı insanlar da karmaşıklık yaşayabilir, yani manik ve depresif semptomların bir karışımı.

Bipolar bozukluk belirtileri arasında yüksek enerji seviyeleri, aşırı özgüven, az ihtiyacı olan uyku, hızlı konuşma ve düşünme, kolayca dağılan dikkat, riskli davranışlar, depresif semptomlar (üzüntü, umutsuzluk, enerji kaybı, uyku sorunları, iştah değişiklikleri, intihar düşünceleri vb.) yer alabilir.

Bipolar bozukluk, genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu ile oluşabilir. Tedavi, bir psikiyatrist veya psikolog tarafından verilen ilaçlar, terapi veya bir kombinasyonu ile yönetilebilir. Bipolar bozukluk tedavisindeki amaç semptomların kontrol altına alınması, dengeli bir yaşam tarzı benimsemek ve tekrarlamaların önlenmesidir.

Bipolar Bozukluk Nasıl Başladı, Tanıyı Ne Zaman Aldınız? 

Bipolar Bozukluk, yaklaşık 2 sene önce Majör depresyon dediğimiz olgu ile kendini göstermeye başladı. Bunun üzerine bazı araştırmalar yaptım ve Bipolar olabileceğimi gördüm. Zaten 7 senedir anksiyete bozukluğu yaşayan biriydim bu durumdan şüphelenmem çok normaldi. Daha sonra depresif bir duruma büründüğümü gördüm. Yaşadığım ilin üniversitesinde profesör olan bir psikiyatrist ile görüştüm. Belirtilerin Bipolarlığa yakın olduğunu ve beni izlemeleri gerektiğini söylediler. Bundan sonra 7-8 aylık bir yakından izleme durumu oldu. Sık sık asistan doktorlara muayene oldum. Bu zaman diliminde Hipomani dediğimiz ufak taşkınlıklar yaşadım bunu gören doktorlar 7-8 ayın sonunda bana Bipolar tip 2 tanısını koydular. Yani tanıyı günümüzden 12-13 ay önce aldım. Geçen bir sene içerisinde 2 kez intihara teşebbüs ettim. İlkinde hastane yatışım olmasa da yakın zamanda bu yüzden 1 hafta kadar kapalı psikiyatri servisinde yatışım oldu.

Bipolar Bozukluk Size Göre Ne Zaman Başladı, İlk Uzmana Gidişinizi Aktarır Mısınız?

Bana göre Bipolarlık 1 sene önce kış aylarında yaşadığım Majör Depresyon ve sonrasında yaşadığım Hipomani atağı ile başladı. İlk uzmana gidişim gayet rahat ve bilinçli bir şekilde oldu çünkü 7 senedir zaman zaman tekrarlayan anksiyetelerim yüzünden muayene oluyordum. Şüphelerim ile gittiğim doktor odasından şüphelerimde haklı olabileceğimi öğrenerek çıktım…

Bipolar Bozukluk Tanısını Kabullenmek Zor Oldu Mu?

Şüphelendiğim bir durum olduğu için kabullenmek benim için de ailem için de zor olmadı. 

Bipolar Bozukluk Tedavi Sürecinizi Aktarabilir misiniz?

Tedavi sürecim her hastada olduğu gibi inişli çıkışlı ve biraz zor oldu ve olmaya devam ediyor. Tanı almadan önce sizinle yakından ilgilenen doktorunuzun gözlemleri çok önemli. Bu yüzden kendinizi doğru ifade etmeli ve yaşadıklarınızı olduğu gibi aktarmalısınız. İyi bir tedavinin yolu bana göre hekime yaşanılanları doğru şekilde anlatmaktan geçer. Yani kendinizde olan olağandışı olayları ve semptomları mutlaka hekime aktarmanız gerekir. Ben bu süreçte Bipolarlıkla ilgili çokça araştırma yapmış ve kendimde gördüğüm farklılıkları hekimime aktarabilmiştim. Bu süreç uzun ve yorucudur fakat altın oran dediğimiz tedaviyi hekiminiz bulduktan sonra işler biraz daha kolaylaşacaktır.

Bipolar Bozukluk Günlük Yaşamınızı Nasıl Etkiledi?

Bipolar bozukluk, şuan siklotimi dahil 3 tipten oluşmaktadır. Hastalar da buna göre sınıflandırılabilir. Yani Tip 1’e sahip hastalar Tip 2’ye sahip olan hastalardan farklı semptomlar gösterebilmektedir. Tip 1 hastalar Mani yaşarken Tip 2 hastalar Mani’nin biraz daha sakin hali Hipomaniyi yaşarlar. Mani ve Hipomani farklı süre ve farklı şiddetleri içerir.

Manik hastalarda semptomlar daha ağırken ve hatta hastada psikoz görülebilirken, Tip 2 hastalarda genellikle psikoz görülmez. Bunları göz önünde bulundurursak bipolarlığın kişiye özgü olan nükslerini de anlamlandırabiliriz. Benim yaşadıklarıma gelecek olursak ben depresyon ataklarını daha ağır, hipomani ataklarını ise daha hafif yaşıyorum. Bu durum genellikle beni olumsuz etkiliyor. Bipolarlık nöbetler şeklinde süren bir hastalık olduğu için nöbetlerin gelişini iyi analiz etmeli ve otokontrolü sağlamalıyım. Nöbetlerin mevsim değişikliklerine ve travmatik olaylara göre erken veya geç gelme durumu olabilmektedir. Bu nedenle koşullara göre daha fazla muayeneye gitmek ve ilaç dozlarını doktor kontrolünde ayarlamak gerekiyor. 

Bipolar Bozukluktan Eğitim Hayatınız Nasıl Etkilendi?

Eğitim hayatım bu durumdan olumsuz etkilendi. Üniversite öğrencisi olduğum için ailemden biraz uzakta yurtta kalmaktayım. Hastalığı bu dönemlerde yönetmek çok zor olsa da bunu başarmak gerekiyor. Geçtiğimiz depresyon dönemini okula gittiğim aylarda yaşadığım için 6 aya yakın bir süre okula gidemedim. Bu da derslerimi aksatmama neden oldu.

Ailenizle ve Arkadaşlarınızla İlişkinize Yansıdı Mı? Destekleyiciler Miydi?

Ailem oldukça yardımcı olsa da arkadaşlarımın bir kısmının bu durumu anlaması zor oldu, oluyor. Bu yüzden arkadaşlık ilişkilerimde tutarsızlık ve dengesizlik görülebilir. Arkadaşların önemi hipomani döneminde sizi dışarıdan nasıl gördüklerini söylediklerinde anlaşılıyor. Hastalığın aile desteğiyle çok çok daha kolay yönetilebildiğini yaşadım, gördüm. Bir de sizi anlayabilen bir arkadaşınız varsa hiç korkmanıza gerek yok.

Çevrenizdekilere Aldığınız Tanıyı Söylemekte Zorlanıyor Musunuz?

Hayır. Farklı olduğunu söylemek hiçbir zaman utanç ya da aşağılanma korkusu gerektirmez.

Bipolar Bozukluğa Sahip Olan Kişiler Genellikle Hangi Sorunları Yaşar? Yakınlarınız, Arkadaşlarınız, İş Yerlerinden Ne Bekliyorsunuz?

Genelde Tip 2’ye sahip olan hastalar için en tehlikeli kısım depresyon dönemidir. Bunun sebebi ise intihar düşünceleri ve teşebbüslerin olabilmesidir. Hipomani kısmından pek korkulmaz hatta sevilir bile çünkü günlük yaşama müdahalesi orta seviyededir. Tip 1’e sahip olan hastalarda Mani dönemi de depresyon dönemi de risk barındırır. Mani’de coşkunluk hissine bağlı tehlikeli davranışlar, depresyonda ise yine intihar fikirleri ve teşebbüsleri olma ihtimalidir. Dış etkenlerden beklentim ise hastayı sıkmamaları ve aynı zamanda ciddiye almalarıdır.

Tedaviye Ulaşmak Kolay Mı?

Türkiye’de yaşıyorsanız güncel hayatta tedaviye ulaşma durumunuz değişmektedir. Bazı illerde yetkin psikiyatr ve psikologların olmayışı ve ilaçlara ulaşmanın sorun olduğu yerlerde tedaviye ulaşmak biraz zor olabiliyor.

Mani Dönemlerinizde En İlginç Anınızı Hatırlıyor Musunuz?

Ben hiç Mani yaşamadım fakat bir Hipomani anımı anlatabilirim. İlk Hipomani nöbetim öğrenci yurdunda olmuştu. Yurtta oturup kitap okurken kitabı ani bir kararla fırlatıp dışarı koşuya çıkmıştım. Normalde çok tembel olan ben spor ayakkabılarını giyip dışarıda koşmaya hazır vaziyetteydim. Dışarı çıkar çıkmaz bahçede kimi gördüysem hepsine iltifat ederek yurttan çıktım. Yurt ile belediye binası arası 2,5 kilometreydi. Bu mesafeyi dinlenmeksizin 2 kez koştuğumu hatırlıyorum. Yurda geldiğimde hala enerjim bitmemişti.

Eklemek İstediğiniz Bir Şey Var Mı?

Yakın zamanda bir yatış yaşadım bunun sebebi ise ilaçları ani kesmeye bağlı hızlı depresyon geçirmemdi. Bu depresyonun yanında intihar fikirleriyle gelmişti. Kendime hakim olamayarak intihara teşebbüs ettim sonrasında kapalı serviste 1 hafta kadar yattım. Hasta ve hasta yakınlara söylemek istediğim ilk şey ilaçların ve tedavinin doktor kontrolünde değil keyfe keder kesmenin hayati boyutta riskler taşıdığıdır. Asla kafanıza göre ilaçlarınızı bırakmayın çünkü tedaviniz başa dönüyor ve iyileşme süreci uzuyor. İlaç bırakmak nöbetlere de neden olduğu için ilaçların alımının en azından hasta yakınları tarafından sağlanması gerekiyor.

Bir diğer seslenişim de yeni tanı alan hastalaradır. Kabullenmekte zorluk yaşayabilirler hatta aile genellikle hastaya, hastalığı konduramaz. Bunu aşmak bilinçlendikten sonra çok kolay olacaktır. İlk önce hastalar yeterli bilgiye erişmeli sonrasında ailelerine açıklamalı ve desteklerini beklemelidir.

Son olarak hasta yakınlarına uyarılarım olacak.

Sevgili hasta yakınları ailenizin bir bireyi nasıl ki nezle olup ilaç alıyor psikolojik hastalıklar da buna benzer. Biraz daha zor biliyorum. İlaçların yan etkileri, yakınların saçma yorumları veya hiç hastalık geçirmemiş bireylerin müdahalesi çekilmez geliyor olabilir. Mücadeleyi elden bırakmamak ve tedaviye devam etmek, hastaya tedavisinde destek olmak ve gerekli rolleri üstlenmek hastayı çok daha hızlı iyilik haline ulaştıracaktır. Hastanın her yorumunu her görüşünü dinlemek ve buna kulak asmak oldukça önemlidir. Hastaların birçoğu intihar düşünceleri olduğunda bunun mesajını dışarı verir. Örneğin ölümden çokça bahsetmek, eşya bırakmak, vasiyet yazmak gibi. Bunları ciddi ciddi değerlendirmek ve doktoru ile iletişime geçmek hastanın hayatını kurtaracaktır. 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

*