Travma Türleri

Travma Türleri : Akut, Kronik, Toplumsal ve Fazlası

Klinik Psikoloji/Psikoloji/Ruhsal Bozukluklar/Terapi

Travma ne demek? Yaşayan bilir, tarifi zor olan bir kavramdır travma. Zor zamanlardan geçtiğimiz bugünlerde travmayı ele almak geldi içimden. Yaklaşık iki sene bizi hayatımıza yabancılaştıran pandemi (çok şükür yeni kurtulduk), insanlık suçları, orman yangınları ve sel felaketlerinin üzerimdeki ağırlığıyla yazdım. Hepimiz kıyısından köşesinden ya da bütünüyle nasibimizi aldık tüm bu yaşananlardan. Kimine göre “bunlar da geçer” ama kimine göre de işin rengi değişiyor işte. Geçer mi bu keşmekeş, geçer de izi kalır mı, zaman gösterecek.

Travmayla İlk Yüzleşme

Travmatik olay, normal diyebileceğimiz olumsuz yaşam olaylarının çok daha ötesindedir. Psychology Today’den Travma Danışmanı Danielle R. Turmaud bir metaforla açıklamış bunu…


Dik durup bir şey hayal etmeni istiyorum. Belki bir şeye bakıyorsun ya da birisiyle konuşuyorsun. Ne yapıyor olursan ol, beklenmedik bir şekilde yerin ayaklarının altından çekildiğini hayal et. Düşersin ve kafan yere çarpar. Bir anda kendini yerde bulursun. Şok içinde, kafası karışmış ve ne olduğu veya oraya nasıl geldiğinden emin değilsin. Beynin, olanları ve bir dakika içinde gerçekliğinin ne olduğunu, ardından her şeyin altüst olduğunu işlemeye çalışır.


Burada fark etmenizi istediğim şey, başa gelen olayın beklenmedik, kontrol edilemez ve başa çıkma kabiliyetini aşan bir olay olması. Beyin ve beden hiç alışkın olmadığı bir olayı görünce şoka girer ve afallar, evrimsel olarak hayatta kalma moduna geçer. Tehdit yok olana kadar onunla başa çıkmaya çalışır. Normal bir olayda, tehdit sona erdiğinde stres kademeli olarak azalmaya başlar. Travmatik olayda ise beyin tehdide her an hazır modda bekler. Travmatik olay esnasında ve sonrasında verilen tepkiler normaldir. Mesela vücut kendisine izinsiz giren virüsle başa çıkmaya çalışırken ateş, halsizlik gibi belirtiler gösteriyoruz. Travmanın da ondan bir farkı yok.

Travma Sonrası Neler Olur?

Travma yaşandı, organizma sağ kalmak için elinden geleni yaptı. İşte travma, hayatın olağan akışında fark edilmezken eve gittikten sonra fark edilmeye başlayan bir şey. Esas mevzu, tehdit ortadan kalktıktan ve kişi yaşadıkları üzerine düşünmeye başladıktan sonra ortaya çıkıyor.


“İnsanlarla olmaktan korkuyordum ama yalnız olmaktan da korkuyordum”


Judith Herman’ın “Travma ve İyileşme” kitabındaki bu alıntı, travma ile yaşanan çaresizliği ve güvensizliği bir cümlede anlatmış. Aniden gelen gözyaşları, nefes darlığı, rüyalar, kaçınmalar, flashbackler, suçluluk, utanç, öfke, değersizlik hisleri… Tüm bunlar beklenmedik olaya verilen beklendik tepkiler aslında.

Travma Hemen Fark Edilebilir Bir Şey Mi?

Travmanın farklı tezahürleri var. Mesela kişi başına gelen kötü şeylerin farkına varabilir ve travma için destek alarak üstesinden gelmeye çalışabilir. Ancak mekanizma her zaman tıkırında işlemiyor. Kişi olayın travmatik olup olmadığını anlamayabilir, sonradan öğrenebilir. Ya da kötü bir şey yaşadığını bilir ama dillendirmek istemeyebilir. Travma sonrası hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam edip bastırabilir. Kontrolü elinde olmasa bile kendini suçlar, hazmedemez. O yüzden hiç olmamış gibi yapar veya travmatik olayı sürekli düşünür ve “Bu benim başıma gelmemeliydi” diyerek kabul ve toparlanma sürecini uzatabilir. Bu da travmayı daha kötü hale getirebilir.


“Oysa ne çok şey vardı içimizde
Yüreğimizde yara olup
Dile dökemediğimiz”

Gülten Akın


Travmayı türler olarak ele almak gerçekten zor. Çünkü travma tam anlamıyla kişisel bir deneyim. Ancak yine de travma türlerini bilmenin, travmayı anlamlandırmak için bir farkındalık kazandıracağı görüşündeyim.

Türlere geçmeden önce şunları belirtmek istiyorum:

Travma, insanın anne karnından ölüme kadar geçen sürecin herhangi bir döneminde yaşanabilir. Nitekim hepimiz ilk travmayı güvenli anne karnından dünyaya gelerek yaşadık!
• Travma, insan eliyle yapılan zalimlikler sonucu oluştuğu gibi doğa olayları sonucunda da gelişebilir. Doğa olaylarının yıkıcılığını inkar etmemekle birlikte insan eliyle olan travmaların içselleştirmeye daha gebe olduğunu düşünüyorum.
• Her travmatik olay herkeste aynı tepkilere sebep olmayabilir. Bir olayın travmatik etki yaratması; kişinin geçmiş yaşantıları, kişiliği, sosyoekonomik durumu, sosyal desteği gibi değişkenleriyle çok çok bağlantılıdır.
• Travma, bir defaya mahsus olabileceği gibi tekrarlayıcı da olabilir. Bir defa yaşanması, travmanın çabuk atlatılacağı anlamına gelmeyebilir, ancak sistematik travmalar daha derin yaralar açabilir.

Travma Türleri

Şimdi geldik travma türlerine. Önceliğimiz travmanın ne olduğunu öğrenmek elbette. Bundan önceki paragraflarda travma nedir, genel itibariyle nasıl anlaşılır diye nitelikli açıklamalar bulmuşsunuzdur diye düşünüyorum. Buyurun travma türlerini de öğrenelim.

Tip 1 Akut Travma

Akut travma nedir?  Tek sefere mahsus olsa da ağır travmatik tepkilere yol açabilen travmalardır. Örneğin; ölümle yüzleşmek veya ölüme şahit olmak, cinsel taciz ve saldırı, yıkıcı doğal afetler, işkence, çok sevilen bir kişinin ani ölümü, uzun süreli ve ağır hastalıklar bunlardan bazıları. Akut travmatik stres belirtileriyle sınırlı kalabileceği gibi, travma sonrası stres bozukluğuna da dönüşebilir.


“Travmatik yaşantıyı konuşmak zordur. Bu yüzden birçok şiddet, cinsel saldırı ve taciz vakaları, suskunluklarını gecikmeli olarak bozarlar. İtirafların yıllar sonra gelmesi mazur görülmeli.”


Tip 2 Kronik Travma

Kronik travma nedir? Genellikle tekrarlayan ve birikmiş etkileri olan travmalardır. Kişiler arası çatışmalar, yakın ilişkilerde şiddet, sadakatsizlik, boşanma, partner ayrılığı, zorbalık, düşük yapmak, iş kaybı, mal kaybı; hakaret, alay, kıyaslama, ayrımcılık, dışlama gibi durumlar örnek verilebilir. Doğrudan yaşamı, bedensel bütünlüğü tehdit edici olmasa da yarattığı yıkım sebebiyle egoyu tehdit edici olduğunu (“ben yetersizim, değersizim gibi) söyleyebiliriz.


“Travma sırasında ve sonrasında bir dizi duygunun mevcut olmasını beklesek de, korkunun travma tehdidi sırasında en yüksek seviyede olacağını; öfke, suçluluk, utanç ve üzüntünün ise travma sonrasında, değerlendirmeler sırasında en yüksek seviyede olacağını tahmin ediyoruz “ [1]


Dolaylı Travma : İkincil Travma

İkincil travma ile devam edelim. Travmatik yaşantıya doğrudan maruz kalanların yanı sıra bunlara tanık olan kişiler de travma riskiyle karşı karşıyadır. Travma atlatan kişinin yakınları en başta gelir. Ayrıca sağlık çalışanları, arama ve kurtarma ekipleri, ruh sağlığı çalışanları, adli alanda çalışanlar, medya çalışanları da travma sürecine şahit olmaları bakımından dolaylı travma yaşayabilirler. Tabi ki sayılan meslek gruplarındaki herkes travmatik stres belirtileri göstermeyecektir.

Maruz kalınan olayın şiddeti, meslekteki deneyim yılı, yalnız çalışmak gibi faktörler bunu belirleyecektir. Bu mesleği sürdüren bireyler fiziksel, duygusal ve ruhsal yönden tükenmek anlamına gelen merhamet yorgunluğu riski altındadır. Ayrıca ben şunu da eklemek istiyorum: Televizyonda ve internette mağdurların haber kanallarında ya da sosyal medya hesaplarında tekrar tekrar korkunç görüntülerine maruz kalmak da travmatik stres yaratabilir.

Çocukluk Çağı Travmaları

Çocukluk çağı travmaları için bireylerin 18 yaşından önce maruz kaldığı cinsel, fiziksel ve duygusal istismar ve ihmal, ebeveynin kaybı, ebeveynden ayrı kalma, ebeveynlerin boşanması, göç, şiddete tanıklık etme, kazalar ve doğal afetler gibi durumlar örnek verilebilir [2]. Bu durumlar çocuğun gelişimini engelleyebilir ya da kısıtlayabilir.

Düşük özsaygı, DEHB, öğrenme güçlüğü, bağlanma problemi gibi sonuçlar doğurabilir. Hangi yaşta olursa olsun bir travma her birey için örseleyicidir. Ancak çocukluk dönemi başa çıkma mekanizmalarının henüz tam gelişmediği, dolayısıyla daha fazla risk altında olduğumuz dönemdir. Çocukluk çağı travmaları; yinelenebilirliği, çocuğa genellikle en yakını olan kişiler tarafından yapılıyor olması ve çocuğun ilerleyen yıllarını dahi etkileyecek olması sebebiyle tanılanması ve tedavisi zordur [3].


“Kronik çocukluk travması mağdurları yalnızca kaybolan şey için değil, hiçbir zaman kaybetmeyecekleri şeyler için de kederlenme külfetiyle yüz yüze kalır. Onlardan çalınan çocukluk, tekrar yerine konmaz bir şeydir.”

Judith Herman


Toplumsal Travmalar

Aslında toplumsal travmanın tanımını kendi adından da tahmin edebilirsiniz. Doğal afetler, savaş, terör, politik, etnik, dini ya da cinsiyet temelli zulüm ve şiddet olayları, bulaşıcı hastalıklar, zorunlu göç, ekonomik kriz gibi toplumu ilgilendiren olaylar toplumsal travmaya sebep olur. Sadece travmayı yaşayan bireyleri etkilemez. Bu duruma doğrudan ya da dolaylı biçimde tanık olan tüm toplum kesimlerini etkileyebilecek niteliktedir.

Kolektif hafıza gerçeği, bir toplumun bireylerinin ortak paylaştığı anılara işaret eder. Olaylar bireysel değil kolektif biçimde yaşanmış olsa da aynı acı, öfke, yabancılaşma hissedilir. Özellikle tehdidin son bulmadığı durumlarda toplumda onarılması güç yaralar açabilir.

Etnik çatışmaların yol açtığı ve milyonlarca kişinin ölümü ile sonuçlanan Ruanda Soykırımı’ndan 10 sene sonra toplumda hala Travma Sonrası Stres Bozukluğu belirtilerine rastlanmış. Kuzey İrlanda’da yaşanan 35 yıllık bağımsızlık savaşı sonrası sadece savaş mağdurları ve yakınlarında değil, sonraki kuşaklarda da patolojik yas belirtileri görülmüş [4]. Bakalım ilerleyen zamanlarda pandemiyi bizzat yaşayan bizler için durum ne olacak.

Travma Yazısında Sona Yaklaştık

Buraya kadar travmadan ve türlerinden konuştuk ama konuşulacak başka şeyler de var. Türü ne olursa olsun travma zorlayıcı bir deneyimdir. Tepkilerin bir süre (belki birkaç ay) devam etmesi normaldir. Ama travma bilişsel çarpıtmalara meyillidir, bu yüzden kişinin hem kendine hem de dünyaya dair algılarıyla oynar. Bunu fark etmek ve hayatı ele geçirmesine izin vermemek gerekir.

Anılardan kaçmak yerine sorunlar için yardım aranmalıdır. Mesela güvenilen birisine yaşananları paylaşmak, yalnız olmadığını bilmek açısından kıymetlidir. Bu bir arkadaş da olabilir bir ruh sağlığı personeli de! Gerçekten de o an sadece yanında olduğunu hissettirmek bile iyi gelecektir. Fakat destekleyen için de bir hatırlatma yapalım: Olayı fazla dramatize edip bir de kişiyi bilmeden suçlayıcı konuşmak da kişiyi daha da yaralayacaktır.

Travmanın iyileşmesi; travmatik anıyı unutmakla değil, travmanın eskisi kadar rahatsız etmemesiyle mümkün. İnsanız! Bazen hiç istemediğimiz şeyler başımıza gelebilir. Dilerim travma atlatan herkes düştüysek kalkarız diyerek güvenle ve umutla hayata devam edebilir. Sevgiyle kalın.

Editörün Notu: Eğer bu yazıyı sevdiyseniz yazarın diğer yazısına da (How I Met Your Mother ile Aşk Türleri) göz atabilirsiniz.


Kaynaklar

Amstadter, A., Vernon, L. (2008). Emotional Reactions During and After Trauma: A Comparison of Trauma Types, Journal of Aggression, Maltreatment & Trauma, 16:4, 391-408.
Çelik, F. G. H., Hocaoğlu, Ç. (2018). Çocukluk çağı travmaları: Bir gözden geçirme. Sakarya Tıp Dergisi, 8(4), 695-711.
Yılmaz, G., İşiten N., Ertan Ü., Öner A. (2003). Bir çocuk istismarı vakası. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 46, 295-298.
Zara, A. (2018). Kolektif travma döngüsü: Kolektif travmalarda uzlaşma, bağışlama ve onarıcı adaletin iyileştirici rolü. Klinik Psikiyatri Dergisi, 21(3).

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

*