Harry Potter Psikolojik İncelemesi

Severus Snape ve Ego Temsili

Film/Psikanaliz/Psikoloji/Sigmund Freud/Yaratıcı Psikoloji

Yapısal Kuram’ı bilirsiniz. İd, ego ve süperego ile kişiliğimizi boyutlandırır. J.K. Rowling de Harry Potter evreninde sunduğu pek çok karakter ve yaratık ile kişiliği boyutlandırdı. Bunlardan biri de Severus Snape idi. Okumak üzere olduğunuz yazıda Snape için neden ego eşleştirmesi yaptığımı anlatacağım. Haydi başlayalım.

Yapısal Kuram: Id, Ego ve Süperego

Freud’a göre kişiliğimiz 3 temel katmana ayrılmaktadır: Id, süperego ve ego. Id’imiz ruhumuzun en derinliklerindeki karanlık, kötü sisli olanı içerir. Süperego ise id’in tam tersine ahlaki yönlerimizi bize hatırlatan bir gardiyandır. Egomuz da bu iki kavramın iplerini elinde tutan dengeyi sağlarken yeri geldiğinde ikisiyle de savaşan çalışan bizlerizdir.

Harry Potter’daki karakterleri de bu kavramlara göre ilişkilendirecek olursak tabii ki id için akla ilk gelen Lord Voldemort olurdu, ego için ise Harry Potter. Süperegoya Dumbledore’u seçebiliriz ancak ben Dumbledore’un Jung’un bilge arketipine daha çok uyduğunu düşünüyorum. Bütün bunların hepsinden öte, hepsinin haricinde egonun ta kendisi olan başka bir karakter de mevcut seride: Severus Snape.

Severus Snape Neden Egoyu Temsil Ediyor?

Zaman zaman sevmediğimiz ama kimi zaman da sevmeye çalıştığımız, sona doğru yaklaşırken aslında insani yönlerini görüp, o adlandıramadığımız karanlık tarafının sebebini anlamaya başladığımız Severus Snape. Belki de Snape tüm bu sebepler nedeniyle kendimize en yakın hissettiğimiz karakterdir. Baktığımızda çok da tanıdık gelir ona olan tavrımız. Çünkü Snape tam da karanlıkta mı aydınlıkta mı durduğunu bilemediğimiz, bir çatışmasının olduğunu fark ettiğimiz ama çözümleyemediğimiz, çoğu zaman atılımlarını anlamakta zorlandığımız egomuzdur.

Tabii herkesin benliğindeki kavgası, ego çözümlemesi farklı çalışır ama ben inanıyorum ki bir çoğumuz Snape’i izlerken onda kendisinden bir şey bulmuştur. Egomuz da aynı onun gibi id ve süperego arasındaki köprüdür: Kimi ide yakındır kimi de süperegoya. Kimisi ise eşit uzaklıkta olmaya çalışırken ipi çekiştirir. Kimi egolar da Voldemort’un hizmetinde görünürken aslında Dumbledore’a çalışmaktadır.

Seride beni en çok heyecanlandıran sahneler Harry-Voldemort kovalamacasından ziyade iki egonun iletişimi olmuştur. Yani Potter ve Snape arasındaki o çözümlenemeyen ilişki. Severus Snape görev adamlığının da ötesinde kalbi kırık bir aşıktır ve bu onu daha bizden biri gibi hissetmemizin en temel sebebidir. Her ne kadar günümüz modern dünyasında aşk, sevgi, sadakat, bağlılık gibi kavramlar zayıflık simgesi olarak sübliminal bir şekilde işlense de; soğuk, sert, soluk benizli, siyahlar içinde olan egomuzun da derinlerde bir yerde bu kavramlara tutunarak hayatına yön verdiğini görmek bizi rahatlatmıştı. Seride de olduğu gibi bilinçaltımızın kişilik katmanlarındaki bu çatışmalar uzun yıllar sürse dahi aslolan ve varlığını sürdürmeye devam eden tek şey egomuz olacaktır. Her zaman…*

Editör Notu: Harry Potter stickerları için ya da daha fazla film incelemesi için Psikoloji Arşiv’de gezinmeye devam edebilirsiniz. Güzel bir Hedwig Theme dinletisi için de buraya bakabilirsiniz. Sevgilerimizle… Always!

*Always


Bu yazılı içerik Psikoloji Arşiv Yayın İlkeleri ‘ne uygun şekilde yeniden düzenlenmiştir.

Editör: Selin Cennet Gülmez
Görsel Tasarım: Taner Türker

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

*