Joker ve Psikopatoloji

Joker ve Psikopatoloji

Film/Klinik Psikoloji/Ruhsal Bozukluklar/Yaratıcı Psikoloji

Merhaba herkese. Okumak üzere olduğunuz Joker ve Psikopatoloji yazısında Arthur’un Joker’e dönüşme sürecini, bu süreçteki katmanları ve psödobulbar etkiyi ele alacağım. Hazırsanız hüzünlü kahkahalarınızı hazırlayabilirsiniz. Joker’i anlayarak başlıyoruz.

Düşük bir sosyoekonomik düzeyde olan, annesi ile küçük bir evde yaşayan Arthur kendisi ve annesinin geçimini sağlamak adına çeşitli yerlerde palyaçoluk yapmaktadır. Arthur’un Joker’e dönüşümü de tam olarak bu noktada üst üste uğradığı zorbalıklar ve işten atılmasına sebep olacak silahın kendisine iş arkadaşı tarafından verilmesiyle başlamıştır.

Joker ve Psödobulbar Etki

İçe dönük ve dış kontrol odaklı olarak adlandırabileceğimiz Arthur, aynı zamanda PBA (Psödobulbar etki) hastasıdır. Bu hastalığa psikopatoloji (Ayrıca Bakınız: Ruhsal Bozukluklar) literatüründe emosyonel inkontinans (duygu kontrolsüzlüğü) veya patolojik gülme ve ağlama da denmektedir. Fakat en yaygını PBA’dır (Türkoğlu, 2019). İstemsizce uygunsuz yerlerde gülen, hatta üzgün olmasını beklediğimiz yerlerde kahkahalara boğulan Arthur, bu rahatsızlığından dolayı toplum tarafından dışlanmakta ve kötü bakışlara maruz kalmaktadır.

joker karakterleri
Joker ve Psikopatoloji

Sürüklendiği sosyal izolasyon onu depresyonun kollarına doğru itmektedir. Genç çocuklar tarafından uğradığı zorbalık ve gördüğü şiddetten sonra arkadaşının ona kendisini koruması bahanesi ile verdiği silah… Arthur başta psikolojik rahatsızlığından dolayı silahı alamayacağını belirtse de onu bir güç ve kontrol simgesi olarak görüp silahı almıştır. Evde silahla hayali bir sahne kuran Arthur’un bu güç ve kontrol arzusunu net bir biçimde görmek mümkündür. Silahı alışından sonra metroda kendisine zorbalık yapan üç genç erkeği öldürerek uzun yıllardır içinde tuttuğu öfkesini ilk defa dışa vuran Arthur, işlediği cinayetler sonrası saklanmak için girdiği tuvalette ettiği dans ile de öfkesini ve gücünü göstermiş olmanın bir kutlaması olarak göze çarpmıştır.

Varlığımızın Tanınırlığı

Silahının palyaçoluk yaptığı bir çocuk hastanesinde cebinden düşmesi üzerine işten atılan Arthur, geri dönülmez bir tetiklenme yaşamıştır. Bu sırada işlenen cinayetlerin üzerine halkın bu cinayetleri haklı bulması ve katil ile ilgili yalnızca palyaço kostümü giydiğinin bilinmesi nedeniyle palyaço bir simge haline gelmiş ve halk arasında hızla büyüyen bir isyan başlamıştır. Tüm bunları gazetelerden ve televizyondan gören Arthur, direkt olmasa da dolaylı yoldan tanınmanın ve onay görmenin ilk defa tadına varmış ve bunu çok sevmiştir.

Devlet desteği ile gittiği psikoloğuna seanslarından birinde: “Bazen var olmadığımı düşünüyorum.” diyerek aslında insanın en büyük ihtiyaçlarından ve motivasyon kaynaklarından biri (belki de en önemlisi) olan “tanınma” eksikliğine işaret etmiştir. İşlediği cinayet öncesi kimsenin bilmediği, tanımadığı ve sadece kontrol edemediği gülme krizlerinden dolayı dışlanan Arthur… Herhangi biri olan Arthur; artık alt sınıfın bir simgesi haline gelmiştir.

Yapının Kendini Koruyuşu

Arthur’un, yaşadığı apartman dairesinde, kızı ile birlikte yaşayan bir kadın olan Sophie ile apartmanın asansöründe yaşadığı bir sekans, onun Sophie tarafından kabul edildiği düşüncesine itmiş ve aynı kadınla bir ilişki yaşadığı sanrısı patlak vermiştir. Bu sanrıda Sophie onu onaylamakta, ona gülmekte ve onu olduğu gibi kabul etmektedir. Tıpkı Arthur’un eksikliğini hissettiği şeyin yerini tam olarak doldurmaktadır.. Kısa bir sürede birbiri ardına yaşanan majör yaşantılar sonrasında Arthur’un halihazırdaki akıl sağlığı artık baş edebileceğinden çok uzaktadır. Bu sanrıları onu rahatlatmış ve korumuştur.

Joker de dönüp dolaşıp anneye geldi!

Arthur’un annesi ile ilişkisi, filmin başlarından şefkatli ve bağlılık içinde görünse de film ilerledikçe bu bağlılığın aynı yatakta uyuyacak kadar fazla olduğunu ve annesinin gün boyu televizyon izleyen, psikolojik rahatsızlıkları olduğuna dair şüpheler uyandıran bir kadın olduğu görüldüğünde işlerin düşünüldüğü gibi gitmediği fark edilmektedir. Yaşadığı evde bile tanınmak, dinlenmek ve umursanmaktan uzak olan Arthur’un, annesinin bakımını da üstleniyor oluşu, onun sırtındaki yükün ne kadar ağır olduğunu göstermiştir. Annesi ile bu sağlıksız ilişkisinin yanı sıra babasının da olmayışı ortada bir “yasa” eksikliğini düşündürmüştür. Dolayısıyla Arthur’un yaşamında sınırlar belli belirsizdir. Arthur adeta o sınırlarda bir cambaz gibi gezinmektedir.

Joker'in Annesi

Ülkenin başkan adayı olan Thomas Wayne’e hayranlık duyan annesine içten içe kızan Arthur, onun işlenen metro cinayetlerini onaylamaması ve hatta isyan eden halka hakaret dolu sözler savurması üzerine ondan nefret etmeye başlamıştır. Bir akşam masada bulduğu, annesinin Thomas Wayne’e yazdığı mektupta Arthur, Thomas’ın onun babası olduğu bilgisi ile sarsılmış, Thomas’ın da annesinin bir akıl hastası olduğunu, kendisinin de evlatlık olduğunu söylemesi üzerine büyük bir öfke patlaması yaşamıştır ve durumu inkar etmiştir.

Bu noktada ihmalin inkarının devreye girdiği görülmüştür (Ünalan, 2019). Çünkü verilen bilgiler gerçek olmasa bile, annesinin Arthur’la olan sağlıksız ilişkisinin gerçekliği tetiklenmiş ve bunun üzerine bir inkar ortaya çıkmıştır. Aldığı bilgiler üzerine akıl hastanesine gidip annesinin kayıtlarını bulan Arthur, evlatlık alındığını ve annesinin kuruntulu psikoz ve narsistik kişilik bozukluğu tanılarını aldığını öğrenmiştir.

Bunun yanı sıra yine annesi tarafından şiddete, ihmale ve istismara uğradığı gerçeği ile de acı ve ani bir şekilde karşılaşmıştır. Bu ihmal ve istismarda bir sekans bile hatırlamayan Arthur’un travma nedeni ile dissosiyatif amnezi yaşadığı akla gelmiştir (Ünalan, 2019). Bu bilgiler ışığında şimdiki zamanda gördüğümüz Arthur’dan yola çıkarak travmanın hatırlanmayan fakat unutulmayan bir şey olduğu gözler önüne serilmiştir.

İsmiyle Müsemma Joker

Adını mutlu anlamına gelen “Happy” koyan annesinin “O ağlamıyordu, mutlu bir bebek olsun istiyordum.” ifadesi çocuk üzerindeki ismin ağırlığını bize hatırlatmıştır. Film boyunca mutlu olmaktan çok uzakta olan Arthur’un istemsiz kahkaha nöbetleri ve ayna karşısında gözlerinden yaşlar akarken elleriyle ağzını gülermiş gibi yapması bize ismin anlamı ile kendi hayatındaki gerçekler arasında sıkıştığını ve bunun Arthur üzerindeki travmatik etkisini göstermiştir.

Yokuş Aşağı ve Yeniden Doğuş: Psikopatoloji

Sonuç olarak, Arthur’un çocukluğundan itibaren travmatik bir zemin üzerine kurulmuş bir kişiliği olduğunu görmek işten bile değildir. İşini, psikolojik desteğini, olduğunu zannettiği “gerçekliğini” yitiren Arthur var olan kimliğini de yitirerek Joker’e dönüşmeye başlamıştır. Bu halini ilk tetikleyen eski iş arkadaşını öldürmekle işe başlayan Arthur’un cüce karakterini öldürmemesi fakat kapıyı açma konusunda oyalanması, onda hala vicdanın olduğunu fakat kontrol edebilmenin keyfini yaşadığını (sınırlarda yürürken sınırların içinden ve dışından gördüğümüz davranışlar) göstermiştir.

Son olarak da katıldığı programda sunucuyu öldüren Arthur, tüm ülkenin gözü önünde “Joker” adıyla artık tamamen tanınır hale gelmiştir. Tutuklu olarak içinde bulunduğu arabanın isyancı halk tarafından durdurulması ve Joker’in araba camından çıkarılması adeta onun bu yeni kimliği ile yeniden doğuşunu bizlere göstermiştir.

Soğan katmanlarının psikopatoloji için anlamı nedir?

Travmalarla dolu bir çocukluk geçiren Happy; bu travmaları bastırmış fakat kontrol edemediği şekillerde patlak vermesiyle toplumdan dışlanan, düşe kalka yaşamaya çalışan Arthur; ve son olarak herkesçe kabul gören, cesaret ve “varlık gösterme” simgesi haline gelen Joker adeta birbirlerinin üzerini örten “soğan katmanları” olmuştur. Halk tarafından alkışlarla karşılanan Joker, artık halkın “kahraman” ilan ettiği, alt sınıfın sesidir. Tıpkı tarihte birçok örneği olduğu gibi, Joker de travmalarının onu ittirdiği bir kahramanlık noktasına erişmiştir.

 

Editörün Önerisi: Joker ve Psikopatoloji yazısını beğendiyseniz ve bu konu tür film analizlerini daha çok okumak isterseniz Psikoloji Arşiv Film Kategorisi‘ne bekleriz.


Kaynakça
Phillips, T. (Yöneten). (2019). Joker [Sinema Filmi].
Türkoğlu, P. (2019, Ekim 19). Joker Neden Gülüyor? Psödobulbar Etki Nedir? Evrim Ağacı
Ünalan, E. (2019, Ekim 18). Travma, TSSB ve Nörobiyoloji .


Bu yazılı içerik Psikoloji Arşiv Yayın İlkeleri ‘ne uygun şekilde yeniden düzenlenmiştir.

Editör: Selin Cennet Gülmez
Görsel Tasarım: Taner Türker

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

*