Pokemonlarla ilgili psikolojik araştırma

Pokemon Deneyi: Stanford Beyin Araştırması

Çeviri/Yaratıcı Psikoloji

Hepimiz çocukken izlediğimiz bir çizgi filmin veya oynadığımız bir oyunun aklımızda bir yer ettiğini düşünürüz. Lord of The Rings hayranlarının Elfçe öğrenmesi, Harry Potter fanlarının büyüleri ezbere bilmesi hep bundandır. Mesela Pokemonseverler bir Pokemon’u sesinden, gölgesinden tanıyabilir. En sevdiği Pokemon’u her zaman hatırlar.

Ayrıca Ash ve Pikachu’unun hüzünlü anlarını, Pikachu ve Charizard’ın komik atışmalarını ezbere bilir. Her sahneyi adeta epizodik belleğine kodlar. Bu her ne kadar nostaljik bir betimleme gibi görünse de Stanford Üniversitesi psikologları bu olayı bir araştırmayla netleştiriyor. Deney için seçilen oyun ise tabiri caizse Psikoloji Arşiv‘in temel yapı taşlarından biri haline gelen Pokemon oluyor.

Araştırmanın Ortaya Çıkış Öyküsü

Eğer çocukluğunuz Pokemonları yakalamak, eğitmek ve savaşmak için harcanan sayısız saatlerden oluşuyorsa, beyninizde Wobbuffet, Bulbasaur ve Pikachu’nun resimlerinden hoşlanan bir kırışıklık olabilir. Peki bu ihtimal hiç sınanmış mı? 2019 yılında, evet! Hazırsanız Gomez ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği çalışmaya beraber bir göz atalım… Seni seçtim Pikachu!

Nature Human Behavior dergisinde çevrimiçi olarak yayınlanan bulgular, görsel sistemimizle ilgili iki gizeme ışık tutmaya yardım ediyor. Jesse Gomez; kelimelere ve yüzlere yanıt veren beyin bölgelerinin arabalara yanıt vermediğini belirtiyor. Ayrıca kelime ve yüzlere yanıt veren beyin bölgesi de her bireyde farklı bir yerde görünüyor. Ancak bu iki durumun da net açıklaması mevcut değil. İşte Pokemon araştırmasının ışık tuttuğu yer de tam burası.

Kısmi bir cevap, Harvard Tıp Fakültesi’nde maymunlar üzerinde yapılan son çalışmalardan geldi. Araştırmacılar, beynin görsel korteksinde yeni bir nesne kategorisine adanmış yani özelleşmiş bölgelerin gelişmesinin, bu nesnelere maruz kalma yaşıyla ilgili olduğunu söylüyor. Yani özelleşmiş beyin bölgesi için beyin gençken, özellikle şekillendirilebilir ve görsel deneyime duyarlı olduğunda nesneye maruz kalmaya başlamalı.

Pokemon Oyunu Araştırmanın Merkezinde

Gomez’in araştırma sorusu burada beliriyor. Bunun insanlarda da geçerli olup olmadığını test etmenin bir yolunu ararken Gomez, kendi çocukluğunu ve oynadığı video oyunlarını hatırlıyor. Özellikle de bir oyunu: Pokemon: Red and Blue.

Gomez’e göre Pokemon oyununu benzersiz kılan iki şey var. Bunlardan biri oyunda yüzlerce Pokemon karakteri olması. Diğeri de oyunda başarılı olabilmek için onlara dair her bilgiye sahip olmak. Bu iki unsurda sorun yaşamazsanız oyun; birbirine benzeyen yüzlerce Pokemon karakterini kişiselleştirdiğiniz için sizi ödüllendiriyor. Araştırmacı Gomez; beynimizde bununla ilgili bir bölüm yoksa bunu asla başaramayacağımızı düşündüğünü söylüyor.

Deney için Örneklem Seçimi

İlk Pokemon oyunu 1996’da piyasaydı ve oyunu genellikle 5 yaşındakiler kadar küçük çocuklar oynadı. Hatta çoğu, oyunun sonraki sürümlerini gençliklerine ve hatta yetişkinlik dönemlerine kadar oynadı. Demek ki çıkan ilk oyunu oynayanlar 2019’da 27 ila 30 yaşlarında.

Oyunlar, bu çocukları sadece aynı karakterlere defalarca maruz bırakmakla kalmadı. Bir Pokemon savaşı kazandıklarında veya Pokedex adı verilen Pokemon ansiklopedisine yeni bir karakter eklediklerinde onları ödüllendirdi. Dahası her çocuk, oyunları aynı küçük kare ekrana sahip olan aynı taşınır cihazda oynadı. Ayrıca hepsinin cihazı aynı kol uzunluğunda tutması gerekiyordu.

Bir Teori: Eksantriklik Önyargısı

Stanford araştırmacıları, bu son noktaya çok odaklandı. Çünkü bu sayede eksantriklik önyargısını da test edebilirlerdi. Eksantriklik önyargısı; beyindeki özel bir kategori bölgesinin yani bir özelleşmenin beyindeki büyüklüğünün ve konumunun iki şeye bağlı olduğunu belirten bir teoriydi. Teoriye göre nesnelerin görsel alanımızın ne kadarını kapladığı ve görüşümüzün hangi bölümlerini merkezi veya çevresel görme için kullandığı beyindeki özelleşmenin büyüklüğünü ve konumunu etkiliyordu.

pokemonlar ve psikoloji

Küçük bir ekranda Pokemon yakalamaca oynamak, Pokemonların oyuncunun görüş merkezinin yalnızca çok küçük bir bölümünü kapladığı anlamına gelir. Bu yüzden eksantriklik önyargısına göre Pokemonlar için özelleşmiş beyin bölgesinin merkezi veya foveal görmede nesneleri işleyen görsel korteks bölümünde bulunması gerekiyordu.

Deney Nasıl Gerçekleştirildi?

Gomez, çocukken yoğun şekilde Pokemon oynayan yetişkinleri araştırmaya aldı. Kendisi ve o sırada laboratuvar yöneticisi olan ve çalışmanın ortak yazarı olan Michael Barnett dahil 11 Pokemoncu buldu. Deneyde fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) cihazını kullandılar. Yüzlerce Pokemon karakterini, o sırada fMRI cihazına bağlanmış olan katılımcılara rastgele gösterdiler. Elbette çalışmada bir kontrol grubu da vardı ve kontrol grubu küçükken Pokemon oyunları oynamamıştı.

Deney Sonuçları ve Pokemon Beyin Bölgesi

Araştırma sonuçları ise Gomez ve arkadaşlarını memnun etti. Çünkü Pokemoncu deney grubu ve küçükken Pokemon oyunları oynamamış kontrol grubunun sonuçları farklı çıktı. Pokemon karakterleri gösterildiğinde deney grubunun oksitotemporal sulkusu, kontrol grubuna kıyasla çok daha fazla etkinleşti ve fonksiyon gösterdi.

Pokemon araştırmas
Pokemon Deneyi: Stanford Beyin Araştırması

Gomez; oyundaki karakterlerden istediği verileri alınca çizgi filmdeki versiyon ve tasarımları da daha sonra kullandı. Katılımcılara oyun yerine, çizgi filmden alınmış Pokemon resimleri gösterildi. Görseller arasındaki kalite ve piksel farkına rağmen aynı beyin bölgesi etkileşimi gözlenmeye devam etti.

Pokemon için beyin etkileşimlerinin yeri de deney grubu üyeleri arasında tutarlıydı. Pokemonlara özgü bu özelleşme; kulaklarımızın hemen arkasında bulunan oksipitotemporal sulkus adı verilen bir beyin kıvrımında, aynı anatomik yapıda bulunuyordu. Yani Pokemon oyunu oynayanların  tamamında beynin aynı bölgesinde etkinleşme oluyordu. Haliyle özelleşme de hepsinde aynı bölgede gerçekleşmişti.

Video oyunları çocuklara yasaklayalım mı?

Çalışmaya video oyunlarının çocukların beyinleri üzerinde kalıcı bir etki bırakabileceğinin kanıtı olarak bakabilecek ebeveynler olabilir. Hatta bu kalıcı etkiyi bir beyin hasarı olarak değerlendirmeye de kalkışabilirler. Bu endişe için Grill-Spector, beyinlerimizin kalabalıkları barındırabileceğini söylüyor. “Görsel korteks yüz milyonlarca nörondan oluşur. Ayrıca bu korteks uzantısındaki birçok modeli kodlama kapasitesine sahibiz.” diye de ekliyor.

Ayrıca Gomez; Pokemoncu olan tüm katılımcıların başarılı yetişkinler olarak büyüdüğünü de belirtiyor. Çünkü çalışmaya Pokemon oyuncusu olarak katılan deney grubu üyelerinin tamamının iyi bir kariyeri var. Ayrıca hepsinin eğitim seviyesi en az doktora düzeyinde.

Mesela ben de Pokemoncu biri olarak bir çevirmen adayıyım. En sevdiğim Pokemon da Charmander. Evrim geçirmiş halini de seviyorum aslında. Ama o küçük canlı hala kalbimde bir sekme yapıyor… Sen de en sevdiğin Pokemon’u yoruma yazabilirsin. Roket Takımı Pokemonunu çalmaya kalkarsa Arşiv Ekibi yanında olacak! Pokemonsever Elif’ten sevgiler…

Editörün Önerisi: Ben öneriden önce kendi favori Pokemonumu söyleyeceğim: Jigglypuff 🙂 Eğer yazıyı okurken eğlendiyseniz diğer Yaratıcı Psikoloji yazılarımıza bekleriz.


Bu yazılı içerik Psikoloji Arşiv Yayın İlkeleri ‘ne uygun şekilde yeniden düzenlenmiştir.

Editör: Selin Cennet Gülmez

Görsel Tasarım: Taner Türker


Orjinal Metin: Than, K. (2019, May 6). Stanford researchers identify brain region activated by Pokemon characters. Stanford News. https://news.stanford.edu/2019/05/06/regular-pokemon-players-pikachu-brain/

  1. Çok aydınlatıcı ve eğlenceli bir içerik olmuş. Söylemeden geçemeyeceğim benim favori pokemonum da Pikachu

  2. Çok eğlenceli bir yazı, okurken hiç sıkılmadım ki bu bilgilendirici metinlerde nadir rastlanan bir özellik. Çalışmalarınızın devamını dört gözle bekliyor olacağım. En sevdiğim pokemon da Charmender✨

  3. Pokemonla hiç bi ilgim olmamasına üzüldüm. Ben de o beyin kıvrımından istiyorummm

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

*